Ayhan Kızıltan; “Yeşil Mutabakata önem vermezsek Avrupa pazarı elimizden gidecek”

Küresel ısınmanın etkilerinin artık kuraklık ve iklim anormallikleriyle somut olarak hissedildiği günümüzde, tüm gelişmiş dünya gelecekteki tehlikeyi görüyor ve önlemler alıyor. İşte bunların başında “GreenDeal” denilen “Avrupa Yeşil Mutabakatı” geliyor. 1 Aralık 2019 tarihli “Avrupa Yeşil Mutabakatı – EU GreenDeal”, iklim ve çevreyle ilgili zorluklarla mücadele konusunda Avrupa Birliği’nin önceki taahhütlerini daha geniş ve daha etkili bir şekilde yeniden düzenlemeyi amaçlayan bir yol haritasıdır. Doğal kaynak tüketimi azaltılırken ekonomik büyümenin sağlanması önce 2030 yılına kadar %30 ve daha sonra 2050’de sera gazlarının net emisyon (salınım) değerinin sıfırlanması hedeflerine ulaşmak için yeni stratejiler belirlenecektir. Yani doğayı ve atmosferi kirleten, küresel ısınmanın olumsuz etkilerini hızlandıran karbon salınımını sıfırlamaktır.

Yeşil ekonomiye geçiş kent dinamiklerinin birlikte çalışmasını gerektirir

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak başta iş dünyamız olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları hatta bireysel anlamda her bir vatandaşımızı bu konuda bilgilendirmek, farkındalık yaratmak ve önlem alma anlamında teşvik etmeye çalışıyoruz.  En basiti kente yapılan ve yapılacak yatırımların bu mutabakata uyumlu olmasına dikkat ediyor, varsa itirazlarımızı söylüyor ve alınması gereken önlemler konusunda baskı yapıyoruz. Ancak bu tek bir kurumun eliyle yapılacak bir şey değil, kamu, yerel yönetimler, STK’ların iş birliğinde yapılması gereken bir şeydir. AB, özellikle sera gazlarının azaltılmasının büyük çaba gerektirmesi sebebiyle, büyük kamu yatırımları ve özel sermayeyi iklim ve çevresel eylemlere yönlendirmek için birtakım aksiyonlar alacaktır. Bu yeni dünyaya uyum sağlayamayanlar küresel ekonomide de yerini alamayacaklardır.

MTSO olarak tarımdan gıdaya lojistikten sanayiye ve turizme her sektörde bu mutabakata uyum anlamında çalışmalar yapılamasının zorunlu olduğunu söylüyoruz. Birçok sektörümüzde ve firmamızda bu bilincin başladığını, bu mutabakata uyum sağlamak için çalışmalar ve projeler ürettiklerini görüyoruz. Birçok firmamızın daha çevreci yaklaşımlar, su tasarrufu, çevreyi ve toprağı koruma, çevreyi kirletmemek gibi, zararlı gazların salınımını azaltma gibi mutabakatın kapsadığı birçok konuda yenilikçi uygulamalar sergilediklerini görüyoruz. Bu sadece çevremizi korumak adına değil, geleceğin bu yeni duyarlı ekonomisinde yer alabilmek ve rekabetçiliğimizi sağlamak adına da hayati bir konudur. En basiti en büyük pazarımız olan Avrupa’nın Yeşil Mutabakat temelinde beklentilerini karşılamaz ve uyum sağlamazsak bu pazarı kaybederiz. Çin’in bu mutabakata uyum anlamında ekonomisini kısa sürede adapte edebilmesi zor. Bundan dolayı, Türkiye bu uyumu ekonomisinde sağlayabilirse hem çevresini, doğasını, kaynaklarını korumuş olacak, hem de bu mutabakata önem veren pazarlarda büyük bir rekabet gücü elde edecektir.

Önce insan, önce çevre, sonra sanayi…

Elbette bu noktada realist olmak gerekiyor. Örneğin enerji anlamında dünya hala fosil yakıtlara dayanıyor. AB’nin sera gazı emisyonlarının %75’inden fazlası; ekonomik sektörlerdeki enerji üretimi ve kullanımından kaynaklanmaktadır. Eğer bu mutabakata adapte olmak istiyorsak alternatif enerjiler, bu enerjinin sürdürülebilir şekilde depolanabilmesi adına ar-ge çalışmalarına daha çok para ayırmak zorundayız. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye öncelik verilerek, kömürden enerji üretiminden hızla çıkış sağlanmak zorundadır ki mutabakatın temel içeriği de budur. Kısaca yeşil ve dijital dönüşüm birlikte yürütülmelidir. Mersin olarak hedefimiz ve çalışma yönümüz de budur. Birincisi çevreyi koruyan bir sanayi, ikincisi buna destek verecek olan dijitalleşme. Bu anlamda her sektör, her firma, her kurum kendi alanına göre bu uyumu sağlamaya çalışmalıdır. Yerel yönetimler akıllı ulaşım ve sıfır emisyon yakıtlı araçlar kullanarak; çiftçiler “Çiftlikten Sofraya” temelli sağlıklı ve Çevre dostu bir gıda sistemini tasarlayarak; sanayiciler daha dijital bir üretim süreciyle çevreye zarar vermeyen bir üretime geçerek sürdürülebilir bir dünya kurulmasına destek verebilirler. Sonuç olarak Yeşil Mutabakata uyum sağlamak bir tercih değil, orta ve uzun vadede bir zorunluluktur.

Kurduğumuz merkezler bu hedefe yöneliktir

İşte bundan dolayı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kent ekonomimizi bu yönde geliştirmek, farkındalık yaratmak ve buna uygun, teşvik edici ve eğitici bir eko-sistem yaratmak için yakında açılışını yapacağımız MTSO Atölye1886 Endüstriyel Tasarım ve KOBİ Danışmanlık Merkezini kurduk. Dijitalleşmeye destek yeşil mutabakata uyumu hızlandıracak en büyük etmendir. Yanı sıra MTOSB ve MTSO’nun birlikte işlettiği Model Fabrika ve Yenilik Merkezi de, dijitalleşmeden verimliliğe kadar yeşil mutabakata destek verecek tüm çalışmaları kapsayan önemli bir merkez olacaktır. Öte yandan kuruluşunu tamamladığımız ve artık alt yapı kısmı başlayacak olan Mersin AgroPark-Tarım-Gıda Teknoparkı ve kentimizin yeni ve önemli bir oluşumu olan TÜİOSB de bu vizyon ve hedefe uygun bütüncül çalışmalarla Mersin ekonomisini Yeşil Mutabakat’a uyum sağlayan kaliteli bir kent yapacaktır.
Mersin iş dünyası dünyanın hiçbir zaman gerisinde değildir, her gelişmeyi yakından izlemekte ve Türkiye bazında birçok adımda öncü rol oynamaya devam etmektedir. Bu anlamda herkes görecek ki; Mersin, Sanayi 4.0’ın temeli olan dijitalleşmede de, doğayı ve insanı koruyan yeşil ekonomide de Türkiye’nin lider ve rol-model kenti olacaktır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclisiyle, Meslek Komiteleriyle ve Yönetimi ile azimle gerçek bir dünya kenti Mersin için çalışmaktadır.(haberhouse)

Başa dön tuşu
1xbet giriş